29 Ocak 2014 Çarşamba

SU


Karpuzçatlatan / Karanlık Kanyon / Kemaliye
Kemaliye, toprağından kaynayan suyu ile ünlenmiş. Önünde koca Fırat Nehri, köpük köpüğe çağlayan Kadıgölü, Subatan, kırk delikten fışkıran Kırkgöz v.s. …  SULARIMIZI TARTIŞMAYA AÇALIM İSTEDİK… Bütün dünyada olduğu gibi Kemaliye’nin sularında da sorun var. Kirleniyor, azalıyor… Kemaliye Notları Kemaliye’ye dair olumlu olumsuz her şeyleri irdeliyor. DAHA SONRA “KEMALİYE NOTLARI” YAZMIŞTI DEMEYİZ İNŞALLAH…

Kadıgölü - Kemaliye
Su;  H2O ‘dan oluşan, oda sıcaklığında sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız, tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan bir madde. Su, canlıların yaşaması için hayati bir öneme sahip. Canlılık için gereken tüm fiziksel olaylar hep suyun özellikleri ile gerçekleşebilmektedir, bu nedenle biyologlar suya "yaşam sıvısı" adını vermişler. Su, küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir. Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur.

Subatan - Kemaliye
Dünyanın % 71'ini, doğada bulunan canlıların yapısının büyük bir kısmını su meydana getirir. Dünyamızdaki suyun %97'si tuzlu sudur; %2'si buzullardadır; sadece %1'i kullanılabilir sudur.Domatesin % 95'i, sütün % 87 si ve etin % 60-70'i sudan ibarettir.

İletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğraflara çift tıklayarak büyütebilirsiniz.)

(Fotoğraflar “İki Yol, Bir Su / Kemaliye”den alıntıdır.)

 

17 Ocak 2014 Cuma

KEMALİYE’DE SU

Bütün dünya susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya. 2030 yılına kadar önlem alınmazsa ülkemiz susuz kalacak. Doğa korunmazsa 2050 yılına kadar Türkiye’miz çölleşecek. Kemaliye bu ülkenin bir parçası, susuzluk tehlikesinin dışında değil.
Kuraklık her yıl boyutlarını genişletiyor. Kemaliye sularının çoğunun yüzey sularından, yani yağmurdan ve kardan beslendiğini düşünürsek kuraklığın Kemaliye üstünde ne denli etkili olacağını öngörmek zor değil.

Kışın ortasına geldik, Kemaliye henüz ciddi bir kar yağışı görmedi. Kışı kuru ayazla geçiriyoruz. Kemaliye doğasını, sularını korumak zorunda. Doğa üstündeki her türlü tahribat sularımızı olumsuz etkileyecek.

 
Aslında su Kemaliye için çok büyük bir sorun. Yakında bu konuyu ayrıntılarıyla gündeme taşıyacağız.

 
(Fotoğrafların üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz.)

1.-2.-4. Fotoğraflar İki Yol, Bir Su / Kemaliye’den alıntıdır.

3. Fotoğraf alıntıdır.

 

11 Ocak 2014 Cumartesi

“kemaliye günün ilk ışıkları”

Miraç Kemaliye’mizi başka görüyor. Miraç’ın objektifi farklı ayrıntıları yakalıyor. Kemaliye, Miraç için bir hazine, dolu dolu… Kemaliye Miraç’ın gözdesi, adeta aşkı…
Miraç’ın yakaladığı kareleri çabucak geçmedik, farklı baktık… Görmediklerimizi gördük… Kemaliye sokaklarına, Kemaliye yapılarına başka başka bakıyoruz artık…
Miraç’ın görsellerinden sonra Kemaliye’yi bir daha gezin. Değişiklikleri yeniden keşfedin…
Miraç Aydın Kemaliye albümüne isim koymuş;
“kemaliye günün ilk ışıkları…”
 
 Çelişki… Kayalar ilk başından beri hep vardı… Akan su da…
Orta Camii 17.yüzyıla tarihleniyor. Sağdaki Kemaliye evi Orta Camii kadar tarih… Ya fenni apartman… Çok yabancı… Yüzsüzce fotoğraf karesine girmiş gibi…
 

Eğin’de “burma” derler bu çeşmeye… Fayanslara, seramiklere hiç yakışmaz… İlla taş olacak yaslandığı beden…
 
Sabahın seher vaktinde görebilsem yarimi
Gül dalına bülbül konmuş çeker ah u zarını
Elimden almak isterler benim nazlı yarimi


“kemaliye günün ilk ışıkları” Miraç Aydın


Hasretin böylesi bu pencerelerde yaşandı…

Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun
Gördün güzelleri beni unuttun
Sılaya dönmeye yemin mi ettin

Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı

Ev bizim… Cami bizim… Yol?

Dokunmayın evlerimize… Bozmayın eskiden gelen güzelliklerini…

“kemaliye günün ilk ışıkları”
Teşekkürler Miraç…


(Fotoğrafların üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz.)

 

9 Ocak 2014 Perşembe

KEMALİYE’DE YEREL ÜRÜNLER


 “İşsizlikten Kemaliye terk ediliyor” veya “bir fabrika bile yok”. Bu iddiaları geçerli saymıyoruz. Yöresel yiyeceklerin nasıl geliştirildiğine Beypazarı’nda tanık olduk. Beypazarı’nda Yerel Yönetimin organize ettiği planlamanın bir bölümüne biz de katkıda bulunduk.

Kemaliye’de dut ve dut ürünlerini, ardından balı yani arıcılığı konu ettik. Temiz, özgün, lezzetli, geleneksel ürünlere talep çok. Ne kadar çok talep olduğuna bizler tanığız. Ürünlerin pazarlanmasında  sorun olacağını düşünmüyoruz.

 Üretim için gerekli malzemeler Kemaliye’de fazlasıyla var. Üretim becerisi her ailede mevcut. Alıcıların bir bölümü Kemaliye’ye geldiklerinde kapı kapı dolaşıp dut, pekmez, pestil, oricik, ceviz, bal, peynir arıyorlar. Geriye Kemaliye dışındaki taleplere göndermek kalıyor. Araç sorunu yok. Otobüsler bedeli karşılığı taşıyorlar. PTT Kargo ve Kargo Şirketi alıcının adresine kadar teslim ediyorlar.
 
Belki farkında değiliz ama bir ambalaj sorunumuz var.  Kemaliye’nin 62 kilometre ötesinde Arapgir, üzümde ambalaj sorununu çözmüş ve Arapgir dışına üzümlerini sağlıklı bir şekilde gönderiyorlar.
 
Peynir zaten tenekesinde. Bal kavanozda. Pekmez bidonda. Kavak kerestesinden bir kafesle nakliyeye hazır hale gelirler. Diğerleri amerikanbezinden veya salaşpurdan yapılacak torbalara konulabilir. Torbalanan ürünler, Arapgir’de olduğu gibi mukavva ambalajlarla sevk edilebilir. PTT Kargo mukavva ambalajları ücretsiz veriyor.



Bir örnekle konuyu şimdilik bitirmek istiyoruz. Kemaliye’de fırınlar dışarı gidecek ekmekleri (boylu) naylon torbalara koyuyorlar. Ekmekler nemlerini dışarı atamadıkları için küflenme başlıyor. Apçağa Köyü fırınının ekmeği biraz daha ömürlü oluyor. Bu fırın ekmeğin uç kısımlarını da inceltiyor ve küflenmeyi geciktiriyor. Apçağa fırını gibi diğer fırınlar da ekmeklerin uçlarını inceltebilirler. Ekmekler naylon torba yerine bez torbalarla mukavva ambalajlara konularak gönderilmeli.

Ambalaj maliyeti belki düşündürebilir. Çarşı esnafı veya Belediye ambalajı çok düşük maliyetle ihtiyaç sahiplerine temin edebilirler. Hem de Kemaliye markalı olarak.

İletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğraflar alıntıdır.)

 

 

3 Ocak 2014 Cuma

BALCILIK (ARICILIK)


Rahat anlaşılması için başlığı BALCILIK olarak verdik. Doğrusu ARICILIK olmalı.
Bal nedense bir muamma… “Gerçek bal nasıl olur?” Bilen yok! Kimi gerçek “bal şekerlenir” der, kimileri “kesintisiz akmalı” der.  Bir bölük bal uzmanı rengini tartışır. Bazıları yerken geniz yakmalı der. Velhasıl ortak bir noktada birleşilemez. Ve yıllardır bal tüketicileri aldatılır. Hilesi en bol olan gıda maddesi herhalde bal’dır.

Belki de ucuz merakımız nedeniyle kolayca aldatılıyoruz. Birileri benim balım iyidir ve ucuzdur. Buyrun 15 lira… Diğeri gerçek bal ben de 30 lira… Bir başkası 60 lira, bir diğeri 100 küsur lira… Fiyatlardan da kaliteyi belirleyemiyoruz.

(Kestane balı.)
Oysa bal halkımızın önem verdiği gıda maddesidir. Halkımız balı her derde deva görür. Hangi bal, hangi şifaya iyi gelir bilinemez. Örnek “kestane balı” şifalı bilinir ve kaşık kaşık tüketilir. Sonuçları vahimdir. Kestane balı kimi yerde şifa verir, kimi yerde ölüm getirir. Kestane balı bir çay kaşığını geçmemeli.

(Arıcıyı tasvir eden 15.000 yıllık duvar resmi.)
İspanya’da bir mağarada bulunan tasvir  Bal’ın 15 bin yıldır üretildiğini ve tüketildiğini gösteriyor. Mısır'da firavun mezarlarında 3.200 yıllık kurumuş bala rastlandı. Eski Mısırlıların 4.000 yıl öncesinden beri Balı besin, ilaç ve dini amaçlarla kullandıkları biliniyor. M.Ö. 3.000 yıllarında varolan Sümerler balı ilaç olarak kabul etmişler.

 
Bal’ın besleyiciliği, direnç arttırıcılığı ve insan sağlığına kattıkları artık tartışılmıyor. Doğru Bal, doğru ölçüde, doğru zamanda tüketildiğinde insan sağlığına yararları bilimsel olarak kesinleşti. Bal çok rağbet gören, kolay pazarlanan bir ürün.

Koloniler halinde yaşayan Arılardan bir bireyin yok olması, üretim çarkını durdurur ve kovan işlevsiz kalır. Arıların akıl almaz işbirliği, ürünlerini işlerken gösterdikleri sabır ve çalışkanlık... Balın olağanüstü yararları hayranlık yaratıyor. Tarih boyunca insanlar Bala değer vermişler ve adeta saygı duymuşlardır.

 
 
Arıcılık, Balarılarının beslenmesi ve bakımı ile Arı ürünleri elde edilerek kazanç sağlanan bir meslek. Bu işi yapanlara Arıcı deniyor. Arıcılıkta Bal üretiminin yanı sıra balmumu, polen, arı sütü, arı zehiri ve propolis gibi arı ürünleri de elde ediliyor. Arıların tutulduğu ahşap ve harçtan yapılmış özel düzenekli kutulara “arı kovanı” deniyor. Silindirik olanlar “karakovan”, prizma şeklinde olanlar “fenni kovan” olarak adlandırılıyor.

 “Arıcılık genellikle "arılık" denilen, coğrafi konumu ve ekolojisi bu işe uygun yerlerde yapılır. Eğer arı kolonileri bütün yıl aynı arılıkta tutularak bakımları yapılırsa buna "sabit arılıcılık" denir. Eğer arı kolonileri bal toplanma ayları olan yaz aylarında, daha çok çiçek bulunduran ve daha uygun ekolojiye sahip yayla gibi bölgelere taşınırsa buna da "seyyar arıcılık" denir.” (wikipedia)

Gıdaların saflığı, temizliği, standardı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kontrol ediliyor. Gıda Bakanlığının belli periyotlarla yayınladığı hileli gıda listelerinin en başında çoğunlukla  Bal Markaları yer alıyor. Kimi markalarda kimyasallar ve aromalar, kimilerinde çok miktarda kristal şeker tespit ediliyor. Şuruptan ve pekmezden elde edilen Ballar bile çıkıyor. Balcılıkta önce dürüstlük… Tüketiciler Ballara kuşkuyla bakıyor. Bal üreticilerine güvenmek istiyorlar.

 
Bağ köşelerine, tarlalara bırakılmış arı kovanlarından kalite ve verim beklenmemeli. Arıcılıkta kalite ve verimlilik bilgiyle, ilgiyle, emekle artıyor. Arı kovanlarına coğrafi olarak “arılıklar” doğru seçilmeli. Arılar çiçeklere ve suya yakın olmalı. Sakin temiz ortamlarda bulunmalılar. Ballar çiçek tozlarına göre çeşitlenir. Ege ballarını (Marmaris-Bodrum gibi) Arılar çam ağaçlarının gövdelerinin salgılarından yapar. Oysa, Arının çiçek tozlarıyla ürettiği Ballar beğenilir. En gözde Ballar yaylalarının adlarıyla anılır. İlk üç sırada; Pervari Balı, Anzer Balı, Sarıçiçek Balı… Yanlış okumadınız, üçüncü sırada Kemaliye’nin yaylası Sarıçiçek var. Kemaliye’nin Bal zenginliği iyi bir şekilde değerlendirilmeli...


(Fotoğraflara sol tıklayarak büyütebilirsiniz.)

(Fotoğraflar alıntıdır.)