28 Aralık 2013 Cumartesi

KEMALİYE’DE ORİCİK


Elazığ’da orcik, Kemah’ta köme, Divriği’de saruç, Malatya’da dut sucuğu… İstanbul’da cevizli sucuk… Eğin’de Oricik…
Tadı doyumsuz, bir yiyen bir daha yiyor. Rağbet çok, bulunmuyor. İstanbul’da envası var. Her çeşit meyvenin pekmezi kullanılmış. Meyvenin tadı ağızlara gelmiyor. Hepsi aromatik, hepsi boyalı… Çakma oricik. İyisi Eğin oriciği… Kemaliye’de de çakmalarına rastladık. Öyle aromatik boyalı falan değil ama… Cevizleri küçük ve acı, pekmez kaplaması kalın, zor ısırılıyor. Biraz hilleli mi ne..!
ORİCİK NASIL YAPILIYOR
Oricik bulunmuyor Eğin’de. Taze gelinler, genç kızlar yapmayı bilmiyorlar belli  ki… Annelerinin oricik yapma tarifini bir verelim dedik…
İç cevizler ipe dizilir. Un veya nişasta eklenerek kaynatılan dut şırasına batırılıp güneşte kurutulur. Bu işlem cevizler görünmez hale gelene kadar bir kaç kere tekrarlanır, güneşte iyice kurutulduktan sonra unlanıp son kez kurutulur, bütün olarak veya kalem boyunda kesilerek kaldırılır.

TEMİZ ÜRETİM
Artık, görsel temizlik yetmiyor. Temizliği öğrendik. Hijyen öne çıkıyor. Bu yıl, fotoğrafçımızın çağrısıyla Kemaliye’yi  birkaç gün gezdik. Kemaliye peyniri çok anlatıldı. Bir teneke Kemaliye peyniri satın alıp, bölüşmek istedik. Bize yardımcı olan çarşı esnafının arasında geçen konuşmadan peynir üretiminde hijyen sorunu olduğu anlaşılıyordu. “Falancadan alalım”, “olmaz onlar pek temiz değil” gibi konuşmalar geçti. Hijyen sorunu pestilde de, oricikde de vardır diye düşündük.


MEMLEKET TATLARI…
Memleket tatlarını, memleket havasını özlemek… Memleketi özlemek… Özlemleri oricikle, pestille, tarhanayla, karatarhanayla, goştikle  gidermek… Bütün mesele bu…
Mesela Eğine geldik… En iyisinden, en kalitelisinden, en lezzetlisinden temin etmek, damaklarımızı şenlendirmek… Biraz da İstanbul’a götürmek…
Mesela İstanbul’a da getirtmek… Önceleri ulaşım zordu, şimdilerde kolay. Otobüs getiriyor, gidip otobüsten almak bize kalıyor. İsterseniz PTT Kargo adrese teslim ediyor. Hangisini tercih ederseniz.

Turizmin bir parçası bu işler. Safranbolu, Beypazarı kent dokusunun yanında tatlarını da pazarlıyor. Bacasız sanayi turizm…


 (Fotoğraflara sol tık yaparak büyütebilirsiniz.)
 
(Fotoğraflar alıntıdır.)

 

 

22 Aralık 2013 Pazar

Miraç Aydın KEMALİYE’YE Farklı Bakmış

Miraç ilçemizde konuk sayılır, Erzincan Üniversitesi Kemaliye Kampüsünde öğrenci. Her bir şeye farklı bakıyor, şehrimize değişik açıdan bakmış.

“Kemaliye’nin tarihi kent dokusunu adım adım nasıl yitirdiğini fotoğraflarda açık net görüyoruz. Kemaliye kendini hızla kaybediyor. Fotoğrafları uyarı olarak algılamalıyız. Miraç Aydın’ın birinci grup fotoğrafları görsel bir şölendi. Şimdi yayınladığımız fotoğraflarından ders çıkarmalıyız.”
Tırnak içinde yazılanlar Kemaliye Notları’nın kendi yorumudur.








İletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğrafları sol tıklayarak büyütebilirsiniz.)



 

 

 

16 Aralık 2013 Pazartesi

Miraç Aydın'ın KEMALİYE Fotoğrafları

Miraç AYDIN 
1994 yılında Trabzon’da doğdu. 17 Haziran 2013’de yılında Trabzon Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi “resim bölümünden” mezun oldu. Resim yarışmalarından katılım belgesi ve ödüller aldı. Bir çok etkinlikte fotoğrafçılık yaptı. 2013 yılında “Vergi” konulu afiş yarışmasında Trabzon 2.si oldu. 17 Haziran 2013'de ilk fotoğraf sergisini açtı. Şimdi, Erzincan Üniversitesi Kemaliye Kampüsünde Mimari Dekoratif Sanatlar bölümünde okuyor...

Miraç Aydın Kemaliye’yi şöyle değerlendiriyor:
“Kemaliye gelenek - göreneklerine ve coğrafi yapısından zengin sessiz sakin bir ilçe. Tarihi yapılarıyla göz kamaştıran evleri ve evlerin altından geçen Fırat Nehri ayrı bir güzellik vermiş. Bir çok spor dalının yapıldığı bu ilce aynı zamanda turistlerin de akınına uğruyor...”
 
Miraç AYDIN'IN Kemaliye Fotoğrafları:
 
 
 
 
 
 
 
 

Fotoğraflar izinsiz kopyalanamaz, kullanılamaz.


(Devam edecek)
(Fotoğrafları sol tıkla büyütebilirsiniz)


11 Aralık 2013 Çarşamba

KEMALİYE GİRİŞİ

Kemaliye bir İnci tanesi… Nadide Mücevher…
Kemaliye geçmiş… Kemaliye gelecek…

Bu güzelliği, bu şaheseri dilediğimiz gibi kullanabilir miyiz? Kemaliye’nin zenginliğini sorumsuzca tüketebilir miyiz? Kemaliye’yi korumakla, geleceğe taşımakla görevli olanlar büyük sorumluluk altında olduklarının farkındalar mı? Yitirdiklerimizi yeniden geri kazanmak mümkün mü?

Turizmde yerel yönetimler kent girişlerini önemserler. Kent girişi, o kentin özetidir. Temiz olmalı ve özenle düzenlenmeli. İyi bir peyzajla karşılamalı konuklarını.
Oysa, Kemaliye kent girişi hiç de Kemaliye’yi yansıtmıyor. Meselâ Akdere Yolu, atölyelerin görüntüleri, hurdalar… Pekâla kalabalık kaldırabilir, derlenir toparlanır, önleri uygun yeşilliklerle gizlenebilir.

Yöneticiler kendilerince sanayiyi kent dışına çıkarmışlar. Buralar kentin dışı değil, kentin girişi. Görüntü kirliliğinin yok edilmesi yeter mi? Kemaliye girişi ziyaretçileri şaşırtacak kadar güzelleştirilmeli. Kemaliye o kadar değerli ki, giriş Kemaliye’yi sergilemeli… Öyle ki, bir film afişi gibi Kemaliye’nin özeti olmalı.

 
İletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

 

 
 

7 Aralık 2013 Cumartesi

HOŞÇAKAL ERZİNCAN…

 

İzmir tulumu falan anlamam. Bir tek tulum peyniri bilirim, Erzincan Tulumu… Ergan mahallesinde onlarca “tulum peyniri” satıcısı var. Dükkânlar temiz, pırıl pırıl. Tulum peynirinin yanı sıra bal, pekmez, lor, yöresel peynir de satıyorlar. Tulum peynirleri maalesef plastik bidonlara basılmış. Genizde acı bir tat bırakıyor. Tuluma basılmış gerçek tulum peyniri bulamadık. Bizden tulum peyniri bekleyenler kusura bakmasınlar… Vardı da biz mi almadık!?

 
Bakır ustalarını görmeyi, röportaj yapmayı, fotoğraflamayı çok isterdim, olmadı. Acaba, bakırcılık sanatı Erzincan’da bitiyor mu, yoksa birileri kasıtlı olarak ustaların yerlerini tarif etmediler mi?

 
Erzincan’da bütün hareketlilik Fevzi Paşa Bulvarı üstünde. İş merkezleri bu bulvarda toplanmış. Binaların eskiliklerine ve yeniliklerine göre bakıldığında, önceleri az katlı binaların yapıldığı, giderek depremler unutularak çok katlıların yapıldığı görülüyor. Cam kaplamalı yapı sistemi, yansıtmalarla çevreye zarar verdiği için artık yapılara uygulanmıyor. Hele deprem yerleşimlerinde zinhar yapılmıyor. Erzincan cam yapılara ağırlık vermiş.

Özellikle Fevzi Paşa Bulvarı’nda yapılar bitişik nizam. Deprem bölgesinde bu tür yapılaşmanın tehlikeli olduğu malûm. Erzincan, Kuzey Anadolu Fay Hattının ana aksının tem kesişme noktasında. Deprem açısından Anadolu Yarımadası’nın en tehlikeli noktasında. Bilinen şehircilik planlarının ötesinde, Erzincan’da yeni şehircilik denemeleri yapılmalı. Erzincan’da belki de depreme en uygun şehir planlaması, gecekondu görünüşleri nedeniyle pek rağbet görmeyen Halil Paşa Caddesinin iki yanında.

Erzincan’da taksi bulmak bir sorun. Taksiler birkaç noktada konuşlanmış. Büyük şehirlerdeki gibi sokaklarda taksilere rastlanmıyor. Taksinin bulunduğu noktaya ulaşıldığında, zaten gidilmek istenen yere varılmış oluyor. Şehir içinde otobüs çalışırmış, biz göremedik veya tanıyamadık. Bol bol yürüdük ve yorgun düştük.

Kemaliye minibüsleri, diğer minibüsler gibi 13 Şubat’tan kalkmıyor. Vilayetin bir altındaki 3.Sokak’tan kalkıyor, PTT  Merkezi’nin arkası.  Meydandan, Vali Recep Yazıcı Caddesi’nden yukarı çıkılıyor. Erzincan’da kimi cadde isimleri haritada çift isimle anılıyor. Örnek; Ordu Cad.(Trabzon Cad.), Hükümet Cad.(Vali Recep Yazıcı Cad.) gibi…

Ekşisu’yun (Böğert Maden Suyu) yanı sıra Altıntepe kazısını, Terzibaba Türbesini görmemiz gerekiyormuş. Belki bir dahakine…

Sokağın köşesinde Ferhat’a rastladık. Siparişlerle uğraşıyormuş.
“Yarım saate kalkıyoruz.”
Saat tam 16… Hoşçakal Erzincan…

 
iletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğrafların üzerlerine (sol çift) tıklayarak büyütebilirsiniz.)

 

 

 

4 Aralık 2013 Çarşamba

SIRAT on FIRAT


Kemaliye, dünya zengini bir belde… Müthiş güzel doğasıyla yurdumuzda hatta dünyada öne çıkacak kadar doğal çeşitliliği olan bir belde…  Faunasıyla, florasıyla, coğrafi yapısıyla, endemik çeşitliliğiyle yakın bir gelecekte parlayan bir yıldız …

Uzun uzun araştırmaya, tahlile gerek yok. Ovamız yok tarım yapamıyoruz… Ham maddemiz yok, pazarlara uzağız sanayi yapamıyoruz. Bunlardan mahrum olurken  olağanüstü doğal zenginliğe sahibiz. Zenginliğimiz kapı tokmaklarıyla sınırlı değil. Umudumuz turizm. Yeter ki tanıtmayı becerelim. Profesyonellerin hazırlayacağı bir turizm projesiyle ortaya çıkalım.

Şimdilerde Kemaliye’mizde hummalı bir çalışma var. Karanlık Kanyon’un 500 m yüksekliğine “Sırat on Fırat” yapılıyor. Yani BASE jump atlayışlarının yapıldığı tel halatın yerine, animasyondan anlaşıldığı kadarıyla, bir asma köprü yapılıyor. Kemaliye’nin geçmişinden gelen mimari bir tarzda inşa edilecek. “Sırat on Fırat”tan atlayışlar yapılacak, turistik amaçlı kullanılacak, kaçak avcılarla mücadelede jandarmamıza geçiş sağlayacak. Elektronik donanımla kontrol edilecek.

Çalışmaları yürüten kişilere çabalarından dolayı teşekkür ederiz.

“Sırat on Fırat”ı 15 Haziran 2014 Pazar günü gidip yerinde göreceğiz.

Fotoğraflar  Dr.Ferudun Çelikmen’e aittir.
Grafikler  Kemaliye Notları

30 Kasım 2013 Cumartesi

BAKIRCILAR - Erzincan


Valilik binasının önünde bir anıt var. Bayağı bir heybetli. En yukarıda İsmet Paşa, Paşaya sarılmış bir köylü kadın ve bir çocuk. Muhtemelen 38 depremi anısına dikilmiş. Aşağı bölümde bir kadın, iki erkek var. Yorumlayamadım. Bilmemekle biraz ayıp olduğunun farkındayım. Erzincan’dan özür diliyorum. 


Anıtın bulunduğu alanla Saat Kulesini ve okulların bulunduğu meydanı Ordu (Trabzon) Caddesi kesiyor. Saat Kulesi yeni yapılmış. Valilik tarafından bakıldığında, meydanın sol tarafında okullar, sağ tarafta çay bahçeleri var. Çay bahçeleri parklarla birleşiyor. 
Meydanın sonunu resmi bir bina kesiyor. Binada Kültür Müdürlüğü falan var.Binanın ortasında küçük bahçe müzesi var. Gezmek istedik, kapalı. Bir görevli “Bir şey yok, şu camdan gördüğünüz taşlar falan” diye önümüzü kesti. “Olsun” dedik, “Kapıyı açın, gezelim”. Aldığımız yanıt şaşırtıcı; “Gidin müdür beyden izin alın”. Ve tanıtım… Ve turizm… 

Erzincan’a gelmişken bakırlara bakalım istedik. Erzincan’ın “tulum peyniri” ve “bakırı”… Erzincan’ın merkezi konumundaki, Halit Paşa ve Ordu caddelerinin kesişme noktalarındaki meydanın altı tamamen çarşı. AVM gibi yapılmış, biraz bakımsız, havalandırması yok. 

Çarşıda bakır kapkacak ve benzerleri satılıyor. Bir bölümünde de gelinlikçiler yer almış. Tavandan cam kubbeyle aydınlatılmış. Ortada kafe var. Kafeye dışardan gelenler olduğunu sanmıyorum, esnafın çay ocağı gibi.Temiz, yine de bir eskimişlik var. İyi düşünülmüş, işletmesi yavan kalmış.

Bakırcı esnafı alış veriş etmeyenlere pek ilgi göstermiyor. Vitrine bakarken de buyurun falan da demiyorlar. Alıcıları hemen tanıyorlar. Bir esnafın acık ilgisinden cesaretlenerek bakır atölyelerinin nerede olduğunu sordum. “Onlar sanayide, oraları bulamazsınız”.



Çarşıda satılan bakırların fabrikasyon olduğu hemen belli oluyor. Satıcı ağzından kaçırdı, çoğu Kayseri’den Maraş’tan geliyormuş. Nerde Erzincan’ımızın nam salmış o meşhur bakırları? Erzincan dönüşünde yakınlarımıza, dostlarımıza bakırlar alacaktık.  Erzincan’dan bakır ve tulum peyniri alınır. Maalesef…
 
(devam edecek)

iletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğrafların üzerlerine (sol çift) tıklayarak büyütebilirsiniz.)

 












25 Kasım 2013 Pazartesi

ERGAN DAĞI - Erzincan

 
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!
Şair bu dizeleri yazdığında ne gibi duygular içindeydi? Bilemiyoruz! Neden Erzincan? Erzincan’a gelmişliği var mıydı? Acaba…

Şair haklıydı. Erzincan’ın dağları gerçekten karlı. Ekim’in ortası, kar zirvelerden eteklere aşağı inmiş. Görüntü tablo gibi… Doyumsuz…
Erzincan il merkezi geniş bir düzlüğe yayılmış. Çevresi dağlık. Güney yükseltileri Ergan Dağı. Kar Ergan’ı süslemiş, doruklar taç giymiş. Orada bir de Ergan Kayak Merkezi var. 
 
 Ahhh Ferhat ahhh… Araba kiralamamı engelledin, Kemaliye’ye dönüş saatimiz de yaklaşıyor. Hiçbir yere kımıldayamıyoruz. Minibüsle kayak merkezinin yakınındaki köye gidecekmişiz, oradan bir taksiyle yukarı çıkacakmışız. Gidiş-dönüş saatler ister. Çıkmışken yemek, çay… Bu da bir zaman. Hayıflandık doğrusu. Uzaktan seyretmekle yetindik.
 
Liseli bir genç bize saatlerce rehberlik etti, adını öğrenemedik. 
Hani, “Köprü” dizisinden tanıyoruz ya… 
“Genç, vilayet nerede?”
“Burası, şimdi Erzincan’dasınız!”
“Öyle değil. Valinin oturduğu yer?”
“Evini bilmiyorum!”
“Evladım, Valilik nerede?”
“Haaa, Valilik? Şurda, yukarda.”
Karşılıklı kahkahalarla gülüyoruz. Genç haklı, binada “T.C. Erzincan Valiliği” yazıyor.

Erzincan’ın en ferah, en düzgün, en yeşillikli, en şehirci yeri Erzincan Valilik binasının civarı. Pırıl pırıl tertemiz. 
Şaşırdık! Valilik binası “Köprü” dizisindeki Erzincan Valilik binasına benzemiyor. Tabi şunu biliyoruz, dizinin çekimleri Eskişehir Odunpazarı’nda yapılmıştı.

Erzincan kritik bölge. Valilik binasında koruma görmedim. Önünde gezindik, fotoğraf çektik, müdahale edilmedi. Buradan Erzincan halkının güvenilir, memleketini yurdunu seviyor anlamı çıkıyor. Bina ne kadar eski, bilemiyorum. Erzincan’a yakışmış.
 
Şiir : Ahmet Muhip Dranas
 
(devam edecek)

iletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğrafların üzerlerine (sol çift) tıklayarak büyütebilirsiniz.)