8 Kasım 2013 Cuma

ERZİNCAN’A YOL GİDER


Soruyorlar “nerelisin”? Genelde “Eğinliyim veya Kemaliyeliyim” diyorum. Bilmeyenler vilayetimi soruyor, “Erzincan” diyorum. Oysa, Erzincanı hiç görmedim. Biraz ayıp oluyordu. Kemaliye’ye gelmişken, hadi dedik Erzincan’a gidelim.


Erzincan minibüsü Kemaliye’den sabah 6 ‘da çıkıyor. Minibüs aslında “posta” aracıymış. Erzincan’a giderken İliç’e, Kemah’a uğrayacakmışız. Şanslıyız.
Tarih 22 Ekim 2013 Salı.
Aracımız Ford marka, çok yeni. Önde oturuyoruz. Ön koltuk bana göre dar. Şoförümüz dünya tatlısı,  Ferhat Boynik. Bu gencin kitabında “yok” yazmıyor. Herkesi tanıyor, herkesin gönlünü hoş tutuyor ve çok seviliyor. 


İliç’in yükseltilerinde gün iyice ağardı. Buralarda yüksek dağlar, güneşin yüzünü göstermesini engelliyor.


İliç henüz uyanmamış. Yoksa, biz mi çok erken geldik? Aracımız posta, ilginç, Amerikan western  filmleri gibi… Posta arabasıyla seyahat ediyoruz. Posta uzun sürdü, belki yarım saat…
Salihli’den aldığımız yolcular indiler. Başsağlığına gelmişler. Akşam bizimle döneceklermiş.


İliç artık sıradan bir Anadolu şehri değil. Madenciler sabah erken vardiyaya gidiyorlar. Reflektör yelekli bir dolu işçi İliç sokaklarında “altın maden ocağına” yürüyorlar.


İşçiler pastaneleri doldurdular, kahvaltıdalar.  Sokaklarda kimseler kalmadı.


Güneş İliç’in yamaç mahallelerini aydınlatıyor. Birkaç yıkık-dökük yapının dışında, İliç’te eskinin hiçbir izi görünmüyor. Bu şehri daha önce görmemiştik, bu haliyle hayal kırıklığına uğradık.


İliç’in ardı ölüm saçan altın madeni, önü Fırat’a gem vuracak Bağıştaş-I  HES… İliç’e daha önce yapılmış 2 tribünlü 5.600 KWh kapasiteli Ağıldere HES’i var.


Kuruçay-Refahiye, Kemah-Erzincan yol ayırımındayız. İstanbul’dan  Kemaliye’ye ulaşımda en kısa yol, Dere Yolu…
Tam bu noktadan Refahiye’ye kadar yol bozuk.


Yalnız yollara vurduk kendimizi. Şu arabadan başka, Kemah’a kadar başka araba görmeyeceğiz.


Arazi olağanüstü erozyona uğramış. Bilir misiniz, yurdumuz bir yılda erozyonla Kıbrıs kadar toprak kaybediyor.


Yol boyu bir çok köy ve mezra geçtik. Sonbahar, her yer sararmış.  İkbaharda bu dağlar yeşillenir, tablo gibi olur.


Kemaliye’de Munzur’a yağan kar birkaç günde eridi. Kemah’a yaklaşırken karlı dağlar göründü.


“Kemah Tuzu”nun elde edildiği “Tuzla”. Bir derenin suyu kesiliyor ve bu tuzlaya alınıyor. Buharlaşmanın sonunda dipte tuz çökeltileri kalıyor. Dere muhtemelen “Tuz Kayaçlarını” eriterek tuzu taşıyor.





Fotoğrafların tümü hareket halindeki minibüsümüzün ön camından çekildi. Kimi karelerde çıkan kenar karartıları veya yazılar minibüse ait.
Fotoğraflar havanın çok puslu olması nedeniyle flu çıktı. Şanssızlığımız işte…  
 
  
Kemah… Sisli, dumanlı sonbahar sabahına uyanıyor.
 
 


Tarihte Kemah Boğazı… Türküde Kemah Boğazı… Efsanelerde Kemah Boğazı…

Fırat’ın karşı geçesinde, Kemah’ın tam karşısında… Nazlı, mağrur, gururlu… Türkün anlı, şanlı bayrağı...
 
Erzincan-Kemah karayolu, Kemah’a girmeden önce Fırat’ın üstündeki köprüden geçiyor.
Fotoğraf İliç’i bağlayan köprüden çekildi. Köprüden sağa, Kemah…
 
 


Sultan Melik Sosyal Tesisleri... Kemah Belediye’sini kutlamamak elde değil. Ferah, temiz, bakımlı…


Bu kavşaktan da Refahiye’ye gidiliyormuş. İliç-Refahiye yolundan daha bakımlıymış.


Kemaliye ve İliç’ten gelen karayolu, Fırat’ın üstündeki köprüyle Kemah-Erzincan karayoluna kavuşuyor.
 


Kemaliye-İliç          40 km
İliç-Kemah            66 km
Kemah-Erzincan      53 km
Kemaliye-Erzincan  159 km





Acemoğlu Boğazı, Acemoğlu Şehitliği, Acemoğlu Köprüsü…


Bu yol Erzincan’a kadar uzayıp gidiyor.

 
iletişim : kemaliyenotlari@gmail.com

(Fotoğrafların üzerlerine (sol çift) tıklayarak büyütebilirsiniz.)

 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder