Soruyorlar
“nerelisin”? Genelde “Eğinliyim veya Kemaliyeliyim” diyorum. Bilmeyenler
vilayetimi soruyor, “Erzincan” diyorum. Oysa, Erzincanı hiç görmedim. Biraz
ayıp oluyordu. Kemaliye’ye gelmişken, hadi dedik Erzincan’a gidelim.
Erzincan
minibüsü Kemaliye’den sabah 6 ‘da çıkıyor. Minibüs aslında “posta” aracıymış.
Erzincan’a giderken İliç’e, Kemah’a uğrayacakmışız. Şanslıyız.
Tarih 22
Ekim 2013 Salı.Aracımız Ford marka, çok yeni. Önde oturuyoruz. Ön koltuk bana göre dar. Şoförümüz dünya tatlısı, Ferhat Boynik. Bu gencin kitabında “yok” yazmıyor. Herkesi tanıyor, herkesin gönlünü hoş tutuyor ve çok seviliyor.
İliç’in
yükseltilerinde gün iyice ağardı. Buralarda yüksek dağlar, güneşin yüzünü
göstermesini engelliyor.
İliç henüz
uyanmamış. Yoksa, biz mi çok erken geldik? Aracımız posta, ilginç, Amerikan
western filmleri gibi… Posta arabasıyla
seyahat ediyoruz. Posta uzun sürdü, belki yarım saat…
Salihli’den
aldığımız yolcular indiler. Başsağlığına gelmişler. Akşam bizimle
döneceklermiş.
İliç artık
sıradan bir Anadolu şehri değil. Madenciler sabah erken vardiyaya gidiyorlar.
Reflektör yelekli bir dolu işçi İliç sokaklarında “altın maden ocağına”
yürüyorlar.
İşçiler
pastaneleri doldurdular, kahvaltıdalar.
Sokaklarda kimseler kalmadı.
Güneş
İliç’in yamaç mahallelerini aydınlatıyor. Birkaç yıkık-dökük yapının dışında,
İliç’te eskinin hiçbir izi görünmüyor. Bu şehri daha önce görmemiştik, bu
haliyle hayal kırıklığına uğradık.
İliç’in
ardı ölüm saçan altın madeni, önü Fırat’a gem vuracak Bağıştaş-I HES… İliç’e daha önce yapılmış 2 tribünlü
5.600 KWh kapasiteli Ağıldere HES’i var.
Kuruçay-Refahiye,
Kemah-Erzincan yol ayırımındayız. İstanbul’dan
Kemaliye’ye ulaşımda en kısa yol, Dere Yolu…
Tam bu noktadan Refahiye’ye kadar yol bozuk.
Tam bu noktadan Refahiye’ye kadar yol bozuk.
Yalnız
yollara vurduk kendimizi. Şu arabadan başka, Kemah’a kadar başka araba
görmeyeceğiz.
Arazi
olağanüstü erozyona uğramış. Bilir misiniz, yurdumuz bir yılda erozyonla Kıbrıs
kadar toprak kaybediyor.
Yol boyu
bir çok köy ve mezra geçtik. Sonbahar, her yer sararmış. İkbaharda bu
dağlar yeşillenir, tablo gibi olur.
Kemaliye’de
Munzur’a yağan kar birkaç günde eridi. Kemah’a yaklaşırken karlı dağlar
göründü.
“Kemah
Tuzu”nun elde edildiği “Tuzla”. Bir derenin suyu kesiliyor ve bu tuzlaya alınıyor.
Buharlaşmanın sonunda dipte tuz çökeltileri kalıyor. Dere muhtemelen “Tuz
Kayaçlarını” eriterek tuzu taşıyor.
Fotoğrafların
tümü hareket halindeki minibüsümüzün ön camından çekildi. Kimi karelerde çıkan
kenar karartıları veya yazılar minibüse ait.
Fotoğraflar
havanın çok puslu olması nedeniyle flu çıktı. Şanssızlığımız işte…
Kemah…
Sisli, dumanlı sonbahar sabahına uyanıyor.
Tarihte
Kemah Boğazı… Türküde Kemah Boğazı… Efsanelerde Kemah Boğazı…
Fırat’ın
karşı geçesinde, Kemah’ın tam karşısında… Nazlı, mağrur, gururlu… Türkün anlı, şanlı bayrağı...
Erzincan-Kemah
karayolu, Kemah’a girmeden önce Fırat’ın üstündeki köprüden geçiyor.
Fotoğraf İliç’i bağlayan köprüden çekildi. Köprüden sağa, Kemah…
Sultan
Melik Sosyal Tesisleri... Kemah Belediye’sini kutlamamak elde değil. Ferah,
temiz, bakımlı…
Bu
kavşaktan da Refahiye’ye gidiliyormuş. İliç-Refahiye yolundan daha bakımlıymış.
Kemaliye ve
İliç’ten gelen karayolu, Fırat’ın üstündeki köprüyle Kemah-Erzincan karayoluna
kavuşuyor.
Kemaliye-İliç 40 km
İliç-Kemah 66 kmKemah-Erzincan 53 km
Kemaliye-Erzincan 159 km
Acemoğlu
Boğazı, Acemoğlu Şehitliği, Acemoğlu Köprüsü…
Bu yol Erzincan’a kadar
uzayıp gidiyor.
(Fotoğrafların
üzerlerine (sol çift) tıklayarak büyütebilirsiniz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder